11 Ekim 2020

BİR TURNA HİKAYESİ


   LONDRA'YA GÖÇ ile başlıyorum yazmaya, 5 yıl ara verdiğimi görünce kendim de şaşırdım... Bu beş yıl içerisinde epey bir göçtüm durdum aslında. Önce İstanbul'dan  Mardin'e atandım, oradan Urfa'ya , sonra Ankara'ya  ve adı uğurlu geldi sanırım Ankara Antlaşması ile de İngiltere'nin Londra şehrine...

         Bugün birinci haftayı doldurduk burada. Hızlıca geliş sürecini aktarayım.  Atlantis danışmanlığın sahibi  Bülent Bahçetepe'den aldığımız danışmanlık ve sonsuz desteklerle Ankara anlaşmasına başvurduk,  İş planını benim üzerimden yaptılar Keman ve Piyano dersleri vereceğimi, Koro , orkestra gibi müzikal çalışmalar yapacağımı belirten bir iş planıydı bu. Elimizdeki evrakları toplayıp, gerekenleri tercüme ettirip  Bülent beye iletmek dışında hiç bir iş yapmadık. Dünyalar tatlısı eşi Nihal hanımla beraber bize buraya gelmeden önce de geldiğimiz andan itibaren de tüm desteklerini verdiler.  Oturum almakla bitmiyormuş iş, buraya geldikten sonra Bülent bey şirket kuruluşumuzu yaptı. bundan sonrası için de   yapmamız gereken sağlık kaydı, polis kaydı, hesap açılışları gibi resmi işlemler  tek tek listeleyerek,  bizimle online toplantılar yaparak adım adım yönlendiriyor  an itibari ile.

        Ankara antlaşmasına ilk başvuru yaptığımız zaman kirli bilgilerden uzak  sağlıklı bilgi aldığımız en önemli mecra Facebook'ta kurulmuş olan  The London Turkish Meetup  grubu oldu. Üyeler hiç bir ticari kaygı gözetmeksizin   değerli deneyimleri ve  bilgilerini paylaşıyorlar bu grupta. Kafamıza takılan bir çok konuyu bu grup sayesinde çözüme ulaştırdık. Mesela  bunlardan en önemlilerinden biri  Türkiye'den taşıyacağımız eşyalarımızdı. 

         Grupta paylaşılan önerilerden ABS transport  taşımacılıkta karar kıldık.  Londra'ya gelmeden 4 hafta önce eşyalarımızı gelip evden aldılar, çok düzgün ve profesyonel insanlar,  biz kendimiz paketlemiştik, onlar yine de kendi kolilemelerini yapmışlar araç içinde.  kilo başına 3 pound dışında eve gelmek vs için extra talepleri olmuyor. Sadece evde tablo gibi özel değerli eşyalar için extra ücretlendirme yapıyorlarmış. Mesela yağlı boya tablo için fix  30 pound gibi bir fiyat verildi, Elektronik piyanom için fix 200 pound fiyat verildi. Koltuk vs yollayamadık çünkü bir üçlü bir tekli için sanırım 600 pound gibi bir rakam çıktı, biz de büyük eşyaları Londra'dan almaya karar verdik.  Biz sadece bazı mutfak malzemeleri, kitaplar, günlük ev eşyalarımızı getirelim dedik ama bunlar bile  piyano hariç 180 kilo tuttu :) tabi buraya gelince ne kadar doğru yaptığımızı da anlamış olduk. Teslimat için 4- 6 hafta  arası denmişti ve eğer geç kalınmazsa sanırım en yakın 6. hafta yani önümüzdeki hafta elimizde olacak eşyalarımız. 

            Buraya gelmeden yine The London Turkish Meetup grubundan okuyup kendimce çok anlamlandıramadığım ezine peyniri muhabbeti vardı, insan 1 haftada nasıl anlarmış görmüş oldum. Türkiye'de  çok aramadığım bir türdü, zaten yerel olmayan peynirleri daha çok severdim vs ama burada sütün tadının bizim alışık olduğumuz tattan çok daha ağır olması ve sanki girdiğim tüm  market, cafe vs. böyle   kokuyor olması ( bu durum bana has olabilir, çok koku duyarlılığım var ) beni benden aldı, ezineeeee,  çekirdekli zeytiiiin, baldo piriiiinç  modu başladı. Yılda  3 kez yapmadığım kuru fasulye 1 haftada dert olur mu insana? Var bunda bir abartı ama anlamadım :) hiç de gurbet, ayrılık, vatan, millet kafasıyla  gelmedim  buraya ama işte 37 yıllık damak tadı dile kolay :))  Birde eşim  Enver'in gazına geldim " su burada çeşmeden içiliyor " , dedi ve tam 2 gün bulantıdan öldüm, sonra denediğim sular da beni çok rahatsız etti  ve en sonunda kendi damak zevkime göre suyu  Tesco'dan buldu canım ciğerim,  PH düşük bir su ama olsundu :))  dediğim gibi bu benim mide ve koku hassasiyetimle alakalıdır ve tabi   dramatize   edilecek bir durum da değil çünkü bunların hepsini buradaki Türkiyeli arkadaşların  marketlerinden bulacakmışız ama biz 14 günlük karantinaya takıldığımız için şimdilik online sipariş ile kendi damak zevkimize uygun siparişler vereceğiz. Daha sipariş vermedik çünkü  dün buldu  sevgilim  bir adres Robin food diye :)   Bir de aramızda kalsın 3. gün marketlerden topladığım malzeme ile turşu kurmuş olabilirim :)) 

    Önemli bir diğer  konu bizim gibi çocuklu gelenler için ; buraya yerleşmeden 1 ay önceki Londra seyahatimizde  Aren için yanıma tek çeşit yaptığım yemeği   ve 3-5 çeşit  atıştırmalık, oyun hamuru, boyama vs almıştım ama Aren en sevdiği çorbayı yemek istemeyerek bana gol atınca ve biz sabaha karşı 3'te çıktığımız yolculuğumuz  2 saat havalimanı, 4 saat uçuş, 3 saat havaalanında bekletilme ( bebek arabasının geç gelmesi, korona nedeniyle az kişinin çalışıp sınır geçişi kuyruğunun uzaması, Enver'i neden olduğunu bilmediğimiz şekilde bekletmeleri, telefon kaybetmemiz ) olunca en yakın Türkiye yemekleri de oturum kartlarımızı almaya gittiğimiz yerde yani  1 saat uzaklıkta  olunca  yaşanmadan anlatılamaz krizler geldi başımıza. Bu gelişimizde  deneyimli ana olan ben :) 2 çeşit en sevilen yemeklerden yaptım termosladım, uçak bileti parası kadar Macro'dan organik  atıştırmalıklar aldım :)) uçaktan inince bebek arabasını Enver bekledi ve ben Aren kucağımda sıraya girdim, Enver geldiğinde en az 50 kişiyi atlamış oldu ve  böylelikle bu çıkışımız toplamında 1 saat sürmüş oldu. Transferimizi daha önce tanıştığımız Pakistanlı bir şoför ile yaptık. Heathrow - Woolwich arasını 50 pound gibi bir rakama getirdi ( 1.5 saatlik bir mesafe ) . İletişim bilgilerini paylaşabilirim isteyen olursa.    

   Aren daha 2 yaşında ve Londra'da kreşler 3 yaş sonrası ücretsiz. Bulunduğumuz bölgede sitemiz içinde yer alan bir kreşle görüştük ve yarım gün günlük 55 pound, tam gün günlük ise 75 pound gibi bir rakam istediler, biz de evi kreş yapmaya karar verdik, üçüz, dördüz  felan doğurmak mantıklı buralarda  :))  yine olduğumuz yerde çocuk oyun parkı sıkıntısı var bence. bugün bir tane bulduk ama içi bomboştu, sadece yeşil alan dolu ama tipik kaydırak, salıncak vs daha denk gelemedik ki karış karış yürüyüş yapıyoruz sakin zamanlarda. 

     Son olarak dil eğitimi için planlarımdan bahsedeyim; yine bizim gibi Ankara anlaşması ile gelen Melisa Selin ,  enerjisi, motive gücü çok yüksek, çok tatlı bir hocaya ulaştım. Kendisi  Londra'da yaşayan insanlardan online gruplar kurmuş, test yaptı ve beni de o gruplardan birine aldı.  Ayrıca da speaking için bulunduğumuz bölgede bize  yakın kurslar buldum, karantina biter bitmez onlarla görüşeceğiz.  

                Yeni başlangıçlar herkes için hayırlı  ve  tüm hayaller gerçek olsun  !!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder