Araba ile 3 kadın ve 2 minnak oğlan Istanbul'dan Selçuk'a araba ile yola çıktık. Ablam ve ben değişmeli olarak şoförlük yaptık.Sabah 7:00'de İstanbul-Bandırma arabalı feribotu ile yolculuğumuz başladı. 2 saat 10 dakika sürüyor deseler de 2.5 saatte Bandırma'da olduk. Öğlene doğru yol üstünde yemek için durakladık; kötü yemekten dolayı tüm gün midem ağzıma geldi . Güya lezzet durağı belirleyeceğiz :)) Manisa girişinde yolda her yerde reklam afişlerini görünce, "iyi bari buraya gidelim yiyelim", dediğimiz "Kervan" diye bir lokanta. Evlerden uzak, temizlik sıfır ve üzerine ayranı bile mi berbat olur?patatesli gözlemenin içinde çiğ çiğ duran patates rendesini saymayayım hele mercimek çorbası sipariş ettik ama tuz çorbası geldi diye hiç yakınmayayım :) yani olur da görürseniz girme gafletinde bulunmayın midenize yazık. Mola sonrası yolumuza devam ederek İzmir üzerinden Selçuk'a geldik. Bandırma'dan itibaren ortalama 110 km hız ile 5 saatte otelde olduk. Sadece 1 gün kalacağız diye oteli çok da araştırmadan booking'den rezerve etmiştik. Hitit otel. ( http://www.hititotel.com/) .Personel, özellikle de bayanlar süper ilgili, çok güler yüzlü, yardım sever insanlardı. Bizim çocukların manyetik hamuruna mıknatıs bile buldular.
Otele eşyalarımızı bırakıp, birazda çocuklara havuz keyfi yaptırıp direk Şirince'ye geçtik. Şirince'ye daha önce 2 kez daha gittim; ilk gittiğimde o köyde ev almak, 2. gittiğimde o köyde otelde kalmak istemiştim. Bu kez gittiğimde kaçmak istedim, yani çok değiştiğini gördüm.
Evler aynı ev, yolları aynı taştan yol, insanları yine güler yüzlü insanlar ama ticarethane içine düşmüşüz gibi hissettik. Hani çarşı ya da pazar olur ya, yan yana sıralı bir sürü tezgah, tepede de gölgelik için gerilmiş kumaşlar, kararmış pazara dönmüş sokaklar. Herkes kendi tezgahına dikkat çekmek için çok nazikçe tezgaha davet ediyor ama bu rahatsız edici hale geliyor çünkü herkese açıklama yapıyorsunuz yol boyunca.
Annem ilk kez göreceği için tarihi Kiliseye gidelim dedik, tabelalı kapıdan girdik, kilise restorasyon için muşamba ile çevrilmiş, duvarının dibine cafe yapmışlar, foto çekmeyi yasaklayan tabela asmışlar ( kafeyi çok orijinal görüp görüntülenmesini istememişler, ki hiçbir numarası yok) , alanın kalan kısmını, tarihi mahzeni de yine satış yeri haline getirmişler. İnsanların geçim kaynağı, sadece bahar ve yazları satış yaptıklarını düşününce çok sert eleştirilemiyor ama her ne olursa olsun bu kadar ruhu ticarileşmemeli diye düşünüyorum. Bir köyü, belediye sabit pazarı gibi gezmek en azından benim çok hoşuma gitmedi.
Eskiden de satış vardı ama bu kadar kötü hissettirmemişti. Hatta diğer satış yapan incik, boncuk ve bitki kuruları satanlara göre şarap satanlar biraz daha geride kalmıştı diye bilirim. Şirince özellikle meyveli şarapları ile de meşhur ve bende bunları çok sevdiğim için kavun ve ayva şarabı almak istiyordum ama yemin ediyorum diğer tezgahlara yoğun davet edilmekten hiçbir dükkana girmek içimden gelmedi.En son arabaya giderken güleryüzlü efendi bir çocuk "abla denemek ister misiniz?" deyince, tatlı beyaz şarap aldım hızlıca :)
Şirincenin ruhuna fatiha okuyup, Matematik köyüne ziyarete gidelim dedik ama tam köşe başında esnafa yol sorduğumuzda "yol yapımı var gidemezsiniz", deyince biz de otelimize doğru yola koyulduk.
Şirince gezisinden tekrar otelimize döndük. Oteli sadece Oda + kahvaltı olarak verdikleri için akşam yemeği ile ilgili resepsiyondakiler bize önerilerde bulundular ve otelde açık büfe olarak açılan yemekten yararlanmak istersek kişi başı 25 tl olduğunu belirttiler ve çocuklara da para almadılar. Onların güler yüzü hatırına otelde yiyelim dedik ve o kadarda iyi yapmışızki. Tencere yemekleri, çok bol çeşit lezzetli salata barları ve o salata barın kabak çiçeği dolması, yine tatlıları oldukça başarılıydı ve yemek sonrası hiç rahatsızlık yaratmadı.
Selçuk merkeze gitmek isterseniz, sevimli küçücük bir yer.Güzel bir park ve bolca dondurmacılar var.
Yemek sonrası Sibel ile yürürken karşı yönümüzden bize doğru yürüyen biri çocuk 3 kişiden genç olan kadın birden ; "siz ne yöne yürüyeceksiniz", diye sordu :) bizde "bilmiyoruz", deyip güldük ve elindekilerini sonradan, annesi olduğunu öğrendiğimiz kadına uzattı " siz gidin ben kızlarla yürüyeceğim", dedi ve beraber yürüdük. Allahım o nasıl tatlı, iyi yürekli, hayata sımsıkı tutunmayı başarmış, pozitif ve neşeli bir kadındı anlatamam. Çok güldük üçümüz yol boyunca, birde farkettik ki "kızıla boyalı saçlar" kıvamında çıktığımız hava, kararmış ve biz elimizde içecekler, yanında da çekirdek çitlerken otel önünde banklarda kendimizi unutmuşuz. Uzun yıllardır tanışır gibi muhabbet ediyoruz. Çok tatlı bir arkadaş sahibi olduk ve gerçekten o otelde kalmamızın nedeninin, tatlı Selin'in yaşama olan inancını öğrenmek olduğunu da anlamış olduk :) amma uzun cümle oldu :))
Ve sabah erken çıkılacak yol için uyuma vakti gelmişti bile....
Selçuk'ta gezeceğiniz yerler arasında Meryem Ana, Efes harabeleri, Yedi Uyuyanlar, gibi yerler var.
Yedi Uyuyanları başı boş bıraktıkları için para almıyorlar ya da para almadıkları için başı boş bırakmışlar.
protesto edip para vermemek için girmedik :)
Selçuk'ta giriş ücretleri yüzünden Rusya'da saydığım lafları geri aldım. Banka kartına ücretsiz, yanımızda 3 tane vardı ama herkesin kartı olacak diye kural yok ve 30 tl nedir?
SIRADA KÜÇÜK NOTLAR:
- Dönüş yolunda Selçuk'da çöp şiş yemek gerektiğini öğrendim ama artık bunu öğrendiğime geç kalmıştım :) siz unutmayın :)
- Biz Fethiye'ye gitmek için yola çıktık ve ilk Şirince'de konakladık.Bir günde uzun yola gitmek yerine,yolu ikiye bölerek hem daha çok gezmiş olun hem de en önemlisi trafik kazalarından korunun
- Şirince ile ilgili olumsuz gözlemlerimi unutun :) siz belki başka hissedersiniz
- Aşağıdaki annecik otelin gözlemindeydi. ama siz yanınıza belki su ve mama alıp yolda karşılaşacağınız bir cana yardım edersiniz. Yol kenarlarında çokça karşılaştık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder